BOŞANMA KARARI ÇOCUKLARA NASIL AÇIKLANMALI?


Boşanma hiç kuşkusuz eşlerin evliliklerini sonlandırmasından    ibaret değildir. Her iki taraf için de eski ve yerleşik düzenin, alışkanlıkların sonu aynı zamanda da yepyeni bir dönemin habercisi    ve başlangıcıdır.  Çocuklu ailelerde ise boşanma hiç kuşkusuz     bundan çok daha fazlasıdır. Sorunlu veya sorunsuz, her boşanma ebeveynlerin  olduğu kadar çocuğun hayatındaki dengeleri de değiştirecektir. Çocuğun ebeveynlerinin ayrılmasından/     boşanmasından ne kadar etkileneceği ise çeşitli etkenlere bağlı   olarak değişkenlik gösterebilir. Her boşanma problemli olacak, ebeveynleri ayrılan her çocuk büyük zorluk   yaşayacak demek     oldukça hatalı olur. Ebeveynlerinin boşanması her çocuğu farklı  şekilde etkiler. Çocuğun yaşı, kişilik yapısı, içinde bulunduğu    çevre ve ebeveynlerin bu süreçteki tutumları bu noktada      belirleyici rol üstlenir. Elbette ki kavga gürültü içinde büyümek çocukların    sağlıklı gelişimini büyük oranda zedeleyecektir ve    bazı durumlarda boşanma bir aileye huzur ve dinginlik getirecek   yegane yol olabilir. Asıl  sorunları doğuran boşanmanın kendisi    değil anne  babanın bu durumu nasıl ele aldığı ve çocuğun bu     süreçte neler yaşadığıdır.

Boşanma sürecinde olan ebeveynlerin bu dönemin kendileri için   olduğu kadar çocukları için de zor ve sancılı bir dönem olacağının   bilincinde olmaları gerekir. Boşanma kararı verilmesiyle başlayan süreçte bu kararın çocuğa açıklanması, uygulamaya geçirilmesi ve sonrasında  dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:
· Ayrılık veya boşanma fikri akıllardan ilk geçtiğinde değil      karar kesinleşince çocuğa açıklanmalıdır. Kesinleşmeden yapılan    açıklamalar çocuğa birçok açıdan zarar verecektir. Açıklanmasına  rağmen çeşitli sebeplerden uygulanmayan kararlar çocuğun aklını karıştırabilir, ebeveynlere olan güvenini sarsabilir veya çocukta    her an olumsuz bir şeyle karşılaşacakmış gibi bir his ve kaygı yaratabilir.


· Ayrılık/boşanma kararı çocuğa ne çok erken ne de son anda açıklanmalıdır. Ayrılık kararını çocukla çok erken paylaşmak     çocukta kaygı dolu uzun bir bekleyişe yol açabileceği gibi       evlerin ayrılmasından hemen önce konuşmak onun kendisini bu yeni  döneme hazırlaması için gerekli zamanı vermemek anlamına gelir.     Oysa ki çocuğun bu fikre ve yeni düzene alışmak için belli bir  zamana ihtiyacı vardır.


· Çocuğun aklının karışmasını önlemek için bu dönemin neyin  bitişi olduğu konusunda net       bir açıklama yapılmalıdır. Ayrılık/boşanma kararları açıklanırken bunun               karı-kocalık rollerinin bitişi olduğu uygun bir dille    anlatılmalı ve anne-babalık rollerinin bir ömür devam  edeceğinin altı çizilmelidir.


· Çocuğu bu yeni düzende nelerin beklediği anne-baba tarafından anlayabileceği bir dille açıklanmalı, sorduğu tüm sorular   yanıtlanmalı ve hayatında değişecekleri iyice anladığından emin olunmalıdır.


· Anne-baba çocuğun kafasını karıştıracak detaylara yer vermemeye dikkat ederek aynı hikayeye sadık kalmalıdır. Anne ve babasından boşanma ile ilgili farklı hikayeler dinlemesi çocuğun bu durumu kabullenmesini ve anlamlandırmasını zorlaştıracaktır.


· Çocuklar kendilerini merkeze koyma eğilimindedirler.      Dolayısıyla  anne-babası ayrılan bir çocuk kendini suçlama ve sorumluluğu üstlenme eğilimi gösterebilir. Ebeveynler başta olmak üzere çevredeki yetişkinler bu hissi besleyecek tavırlardan ve     yorumlardan özellikle kaçınmalıdırlar. Ayrılık kararı çocukla paylaşılırken bunun onun suçu olmadığı açıkça anlatılmalı ve   aklındaki soru işaretleri sabırla temizlenmelidir.


· Boşanma sonrasında da netlik ve düzen sağlanmalı, çocuk hangi      gün hangi evde hangi ebeveynle olacağını net bir şekilde   bilmelidir.Çocuk bu noktada seçim yapmaya zorlanmamalı, plan ve sınırlar anne-baba tarafından çizilmeli ve çocuğa uygun bir dille anlatılmalıdır.



· Ayrılık sonrası görüşmeler sırasında çocuk, anne ve baba      birlikte oldukça bu durum çocuk için kafa karıştırıcı olabilir ve çocuğun    yeni düzene alışmasını zorlaştırabilir. Evden ayrılan ebeveynin planlanan gün ve saatte gelip çocuğu alması ve mecbur kalmadıkça plandan sapmaması yeni düzene alışmayı    kolaylaştıracaktır.


· Çocuğun sağlıklı gelişimini sekteye uğratmamak için bu yeni    dönemde de her iki ebeveynin desteğini ve sevgisini hissetmesi gerekir.  Böylece bu yeni dönemi anlamlandırması ve kabullenmesi  kolaylaşacaktır.


· Ayrılık sonrası çocuğun yanında verilen tepkilere oldukça dikkat etmek gerekir. Çocuk karşılaştığı bu yeni durumu anlamlandırmaya çalışırken anne-babası başta olmak üzere çevresindeki yetişkinlerin tepkilerini ve ruh halini dikkatle gözlemleyecektir. Karşısında     her  gün ağlayan bir ebeveyn gören çocuk bu dönemi çok daha sancılı yaşayacaktır.


· Ebeveynler arasında çekişme yaşanan durumlarda bunun çocuğa da yansıtılması çocuğun duygusal gelişimine büyük darbe vuracak ve ayrılığın sebep olduğu olumsuz duyguları perçinleyecektir.  Ebeveynlerin çocuğun yanında birbirlerini kötülemesi ona anne         ve babasının iki ayrı taraf olduğunu hissettirecektir. Yaşanan   çekişmenin ortasında kalan çocuk kendisini bir taraf seçmek      zorunda hissedebilir ve maruz kaldığı çekişme ve ‘savaş’ çocuğun    ruh  sağlığında telafisi zor yaralar açabilir.


· Ayrılık kararı alan bazı anne-babalar çocuğun hayatını zorlaştırdıklarını düşünerek ona karşı suçluluk duyabilir veya   çocuğun bu kararı verdikleri için onlara öfkelenmesinden  korkabilirler. Bu gibi durumlarda bazı ebeveynler çocuklarına      karşı nasıl davranacaklarını bilemeyerek ayrılık sürecinin     sancısını hafifletmek ya da kararın olumsuz sonuçlarını telafi     etmek için çocuklarını şımartma yolunu seçebilirler. “Çocuk      nasılsa zor bir dönemden geçiyor birkaç fazladan hediyenin zararı olmaz” fikri     başta zararsız gözükse de zamanla çocuğun her istediğini aldığı    gizli bir anlaşmaya dönüşebilir. Bu tür gizli anlaşmalar zaman    içinde çocukların sağlıklı gelişimine zarar verecektir. Korku ve suçluluk duygularıyla hareket ederek      çocukları şımartmak yerine bu   zor süreçte onlara destek vermek      ve bu dönemi birlikte atlatmaya çalışmak uzun vadede daha yararlı olacaktır.


Hürriyet Yeni Anne dergisinin Mayıs 2012 sayısında yayınlanmıştır.