OYUN TERAPİSİ

Çocukların hayatında oyunun yeri
   Oyun oynamak, çocuğun yetişkinler dünyasının kurallarından koparak sadece kendi kurallarının geçerli olduğu bir alan yaratmasıdır. Oyun, çocuğun kendi iç dünyasını ortaya koyduğu çok değerli bir aktivitedir ve çocuğun sağlıklı gelişimine önemli ölçüde katkıda bulunur. Çocuklar oyun oynarken sadece keyifli vakit geçirmezler; bir yandan da yeni beceriler edinir, çevrelerini ve kendi iç dünyalarını keşfeder, yaratıcılıklarını ve zihinsel kapasitelerini geliştirirler. Çocukların yarattıkları oyunları ve karakterleri rastgele seçtiklerini düşünmek oldukça hatalı olur. Dikkatle incelendiğinde çocukların oynadıkları oyunlara, yarattıkları karakterlere ve uydurdukları hikayelere kendi hayallerini, korkularını, çıkmazlarını ve duygusal sorunlarını yansıttıkları görülebilir. Çocuğa oyun için ihtiyaç duyduğu zamanı sunmak ve onu yarattığı bu dünyada yalnız bırakmayarak zaman zaman sizleri de bu dünyaya çekmesine izin vermek yetişkinler için de oldukça öğretici ve değerli bir deneyimdir.  Dolayısıyla oyun, çocuğu oyalamak veya uzak tutmak için başvurulan bir yöntem olmamalıdır, aksine oyunun çocuğun en önemli uğraşı olduğu fark edilmeli ve çocuğun oyuna yeterince zaman ayırmasına izin verilmelidir.

Bir tedavi/terapi yöntemi olarak oyun terapisi

 Çocukların iç dünyalarını keşfetmek için uygulanabilecek birçok yöntem vardır. Ailelerle yapılan görüşmeler uzmanları belli bir noktaya kadar götürse de etkili ve kalıcı bir çözüm bulmak konusunda eksik kalmaktadır. Çocuklarla birebir çalışırken kullanılan yöntemler yetişkinlerle kullanılanlardan oldukça farklıdır. Çocukların terapisinde/tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri oyun terapisidir.

 Günümüzde çocuklarda görülen birçok uyum ve davranış bozukluklarının tedavisinde oyun terapisinden yararlanılmaktadır. Oyun terapisinde çocuğa çeşitli oyuncaklarla dolu ve içinde özgürce oynayabileceği bir oda hazırlanır. Çocuğun seans süresi boyunca bu odada özgür olduğunu ve bu vaktin tamamıyla ona ait olduğunu bilmesi çok önemlidir. Böylece, sunulan huzurlu ve güvenli ortamda kendisini rahatça ifade edebileceğini hissedecektir. Terapistin çocuğu oynanacak oyunlar ve konuşulacaklar konusunda yönlendirmemesi çocuğun kendisini daha rahat ifade etmesine yol açacaktır.

 Konusunda uzman bir terapist çocuğun kullandığı sözlü ve sözsüz iletişim yöntemlerini dikkate alarak iç dünyasını onunla birlikte keşfe çıkar. Bu bağlamda çocuğun nasıl oyun oynadığı, karşısındakiyle nasıl ilişki kurduğu, kendisini nasıl ifade ettiği onunla ilgili oldukça yüklü anlamlar taşımaktadır. Terapist, çocukla geçirdiği vakit boyunca çocuğun kendisini oyun ile ifade etmesini sağlayacak ortamı sunar ve çocukla güvene dayalı bir ilişki kurmayı hedefler.  Çocuğa sunulan ortamın ve terapistle kurduğu ilişkinin kalitesi hedeflenen değişimi veya gelişimi kolaylaştırır. Uygun ortam sağlandığında oyun terapisi çocuğun gelişimini önemli ölçüde destekler ve yaşadığı uyum ve davranış bozukluklarının üstesinden gelinmesinde önemli rol oynar. Süreç içerisinde çocuğun kendisini ifade etmesi kolaylaşır, özgüveni sağlamlaşır, yaşadığı travmatik olayların yarattığı anksiyete azalır ve böylelikle daha sağlıklı ilişkiler kurmaya veya var olan ilişkilerini güçlendirmeye başlar.
  İlk olarak 1940’larda Axline tarafından geliştirilen yönlendirilmeyen (non-directive) oyun terapisi günümüzde de çocuklarla çalışan uzmanların sıkça başvurdukları bir yöntemdir. Yönlendirilmeyen oyun terapisinde çocuğa oyuncaklarla dolu bir odada seans süresi boyunca belirli sınırlar içerisinde özgürce vakit geçirme imkanı sağlanır. Böylece çocuk seans boyunca hazırlanan oda içerisinde kendi seçtiği oyuncaklarla, kendi belirlediği tempoda oynama fırsatı bulur. Terapist çocukla sıcak bir ilişki kurarak ona kabul edildiğini ve önemsendiğini hissettirir. Kendisini rahatça ortaya koyabileceği ortam sağlandığında çocuk duygularını özgürce ifade etme fırsatı bulur. Oyun terapisinde çocuk hazır oldukça istediğini istediği kadar paylaşır, terapist çocuğu zorlamaz ve seansın gidişatını değiştirecek herhangi bir yönlendirme yapmaz. Örneğin çocuk bir seansı hiç konuşmadan geçirmek istiyorsa öyle geçirir ve bu konuda eleştirilmez ve yönlendirilmez.

Oyun terapisinde terapistin rolü
 İlk bakışta yönlendirilmeyen oyun terapisinde terapistin geri planda kaldığı zannedilebilir fakat aslında terapist de oldukça aktif bir rol oynamaktadır. Terapist tüm seans boyunca dikkatli ve duyarlı bir şekilde çocuğu gözlemler ve sürekli bir değerlendirme halindedir. Terapist süreç boyunca çocuğu duygularını dışa vurması için cesaretlendirir, yansıtılan duyguları yakalar, gerek duyduğu ve çocuğa yararlı olacağını hissettiği zamanlarda belirli sınırlamalar getirir.

 Yönlendirilmeyen oyun terapisinde aceleye yer yoktur. Çocuğa yol gösterilmez, aksine çocuğun yol göstermesine izin verilir ve çizdiği yolda onun arkasından ilerlenir. Böylece süreç boyunca çocuğun kendini rahatça ortaya koyması, kendine olan güveninin arttırılması, duygusal problemlerini yansıtma fırsat bulması ve böylelikle gelişiminin desteklenmesi hedeflenir.

Çocuklarda görülen uyku problemlerinden kardeş kıskançlığına, aile içi sorunlardan yas ve kayıplara, çekingenlikten tırnak yemeye, iştah ve yeme sorunlarından şiddet içeren davranışlara, öfke nöbetlerinden okuldaki sorunlara kadar birçok uyum ve davranış bozukluklarının tedavisinde oyun terapisinden yararlanılmaktadır. Uzman bir terapistin uyguladığı oyun terapisi problem davranışların giderilmesinde etkili olduğu kadar çocukların gelişimini desteklediği için de tercih edilmektedir  


Anne Bebek dergisinin Aralık 2011 sayısında yayınlanmıştır